logo

'Doğru beslenme ile hastalıklar azaltılabilir'

Türkiye’de toplumun yüzde 50’si en az 1 öğünü dışarıda yiyor, gıda harcamalarına ayrılan payın yaklaşık yüzde 25’ini ev dışı beslenme oluşturuyor. Kalp, kanser, hipertansiyon gibi hastalıklar da buna bağlı olarak artıyor.

Dr. Saniye Bilici şu açıklamalarda bulundu:

"Türk mutfağının övgüye değer olmasının sebebi, sağlıklı yemek tabağı modeli dediğimiz, her türlü besini barındırıyor olması. Çorbalarımızın yüzde 80’inde kuru baklagil var. Türkiye Beslenme Rehberi önerisi de haftada en az 2-3 kez kuru baklagil tüketilmesi yönünde. Bir etli dolma yaptığımızda hem sebzesini hem etini hem tahılını bir arada alıyoruz. Bir yemekle bile almamız gereken besin gruplarının bir miktarını almış oluyoruz. Ancak ne zaman porsiyon miktarlarımız arttı, ne zaman dışarıda daha çok tüketmeye başladık, bu bizi yanlış beslenmeye itti.

Örneğin doymuş yağ ve ilave şeker tüketimimiz yüksek. Posa alımımız düşük. Süt ve ürünleri tüketimimiz düşük. Dolayısıyla bir bireyin yaşına, cinsiyetine ve fiziksel aktivite durumuna göre fizyolojik gereksinimlerini hangi yemeklerle karşılayabiliriz, bunu tartıştık. Okul öncesi, okul çağı çocuklarının enerji gereksinimiyle bir yetişkininki farklı. Bir de hedef kitlelerin kendine özgü durumları var. Örneğin yaşlılar... B12 vitamini, folik asit, kalsiyum gibi bazı besin öğeleri gereksinimleri artıyor."

Obezite oranları

Dünyada olduğu gibi Türkiye’de halen obezite eğilimi artıyor. Dünya genelinde yetişkin nüfusta, yaşa göre standardize edilmiş obezite prevalansı, 1975’ten 2014’e erkeklerde üç kat, kadınlarda ise iki kat artmış. Dünya Sağlık Örgütü’ne göre 2016 yılında 1.9 milyar fazla kilolu ve 650 milyon obez yetişkin olduğu tahmin edilmekte. Türkiye’deyse rakamlar pek iç açıcı değil. 7-8 yaş grubundaki her dört çocuktan biri fazla kilolu veya obez.

Türkiye Beslenme ve Sağlık Araştırması’na göre 18 yaş üstü yetişkinlerde obezite prevalansı yaklaşık yüzde 30. Obezitenin zemin hazırladığı diyabet, hipertansiyon, kalp-damar hastalıkları gibi pek çok kronik hastalığın gelişimi de söz konusu. Beslenmeyle ilintili hastalıklar değerlendirildiğinde kalp-damar hastalıklarından ölüm oranı yüzde 46, 15 yaş üzeri hipertansiyon görülme oranı yüzde 24, diyabet oranı yaklaşık yüzde 10.

Okullarda doğru beslenme sonucu çocukların hayatlarında ne değişecek?

Karşılarındaki rol modelleri, başta ebeveynler olmak üzere akranlarının davranışları çocukların beslenme alışkanlıklarını şekillendiriyor. Yetişkinler olarak pek çok bilgiyi edinebiliyoruz, ancak davranış değişikliği çok kolay değil. “Fazla yağ, şeker alırsam şişmanlarım, gazlı içecekten uzak durmalıyım” noktasında yetişkinler olarak bilgimizi davranışa dönüştürmekte zorlanıyoruz. Çocuklar ne verirseniz alıyorlar, bir de görürlerse bu algıyı yerleştirmek daha mümkün.

Hürriyet