logo

Kilo kontrolünün anayasası

Kilo sorunu da obezite de mühim problemler. Sadece metabolik değil, fiziksel ve psikolojik sağlığımız  için ikisi de önemli. Üstelik bahar geldi, yaz da kapıda. İsterseniz gelin bu tatsız soruna ‘toplu bir giriş’ yapalım, ‘Kilo Anayasası’na şöyle bir bakalım. Buyurun...

SABAH GÜÇLÜ AKŞAM HAFİF

- Metabolik, hormonal ya da ruhsal bir probleminiz varsa önce onu çözeceksiniz.
- Az yiyip çok aktif olacaksınız.
- Ciddi bir hipogliseminiz yoksa sık sık atıştırmayıp üç hatta iki öğünle yetineceksiniz.
- Protein ve sebze ağırlıklı beslenip meyveyi sınırlayacaksınız.
- Yavaş yiyip her lokmayı en az yirmi kez çiğneyeceksiniz.
- Yemekten yarım saat önce ve sonrasına kadar su içmeyeceksiniz.
- Sabah güçlü, akşam hafif yiyeceksiniz.
- Un ve şeker zengini besinleri azaltacaksınız.
- Porsiyonlarınızı küçülteceksiniz.
- Şekerli içeceklerden uzak duracaksınız.
- Her gün ortalama 7500 adım yürüyeceksiniz.
- İçecek olarak suyu ve (şekersiz) bitki çaylarını tercih edeceksiniz.
- Uykunuz bozuksa düzelteceksiniz.
- Yalnız yemeyecek, ayak üstü atıştırmayacaksınız.


ÇİĞ Mİ, PİŞMİŞ Mİ?

Fikirler farklı. Her kafadan farklı bir tavsiye çıkıyor! Bir kere şunu iyi bilelim: Sağlığımıza faydalı pek çok şeyi çiğ yemek mümkün ve doğru değil. Örneğin yumurtayı çiğ yememelisiniz, çünkü salmonella mikrobu kapmanız ya da biotin (vitamin H) seviyenizi düşürme riskiniz var. Eti, tavuğu, hatta balığı da mümkün olduğu ölçüde pişmiş yemeniz lazım, bunlardan mikrop da kapabilirsiniz. Bazı besinlerin pişirilince daha lezzetli hale geldikleri de kesin. Mesela kırmızı et! Mesela patates! Ne var ki ısıl işlemden geçirilince besleyici gücünü kaybeden gıdaların olduğu da tartışılmaz. Özellikle sebze ve meyvelerde bulunan enzim, vitamin, antioksidan ve minerallerin çoğu pişirdiğinizde tahrip oluyor. Bazı gıdalarda pişirilince AGE denilen ‘yaşlandırıcı’ hatta ‘kanser dostu’ maddeler bile oluşabiliyor. Netice şu: Çiğ yenilebileni çiğ olarak tüketmek ama tamamen çiğ yeme hatasına da düşmemek lazım.


EN SAĞLIKLI PROTEİN HANGİSİ?

Benim sıralamam şöyle: İlk sıraya yumurtayı yazın. Arkasına balığı ekleyin. Üçüncü sırada kırmızı ete yer verin. Onu derisi alınmış tavuk veya hindi, daha sonra da süt ürünleri yani yoğurt, peynir ve ayran izlesin. Takiben de bakliyata yer verilsin. Bu bilgi özellikle kilo kontrolünde çok önemli. Malum protein yükü fazla besinler hem tok tutuyor, hem de insülin direncini tahrik etmiyor. Bu nedenle de kilo ayarında güçlük çekenlerin tabaklarını proteinle güçlendirmeleri gerekiyor. Mesela mı? Örnek çok: Salatalarınıza ton balığı, bakliyat taneleri, peynir parçaları ekleyebilirsiniz. Kahvaltınıza yumurta, yoğurt, peynir ekleyip protein gücünü arttırabilirsiniz. Atıştırmalık olarak cipsi, gofreti, bisküviyi bırakıp ton balıklı, hindi fümeli, peynirli bir sandviç yeyip yanında ayran içebilirsiniz.


Hürriyet