logo

Oruç ve beslenme

Prof. Dr. M. Es’ad Coşan (Rh.A.) Hocaefendi’nin Panzehir Dergisi’nin Ocak 1997 sayısında yer alan başyazısını, Ramazan ayı vesilesiyle yayınlıyoruz.

Ramazan çok mübarek, çok mukaddes bir ay; oruç çok değerli, çok önemli bir ibadet... Açlık ruhların gıdası, kalplerin cilası, dertlerin şifası... Mide boş olunca, kalpler nurlanıyor, duygular canlanıyor, hikmet rikkat pınarları gönül aleminin çemenzarlarından şırıl şırıl akmaya başlıyor.

Oruç ilahi bir feragat...; Kul en tabii ihtiyaç ve arzularını, hevesat ve şehevatını Allah için terk ediyor, onun için bu kudsi fedakarlığın mükafatını Allah en büyük miktarlarla karşılıyor.

Oruç, nefesle cihad-ı ekber yapmaktır, arzularına ve hislerine hakim olmaktır, iradeyi terbiye etmek, azmi kuvvetlendirmektir, akıl sultanını vücud ülkesinin tahtına, kudretli bir hükümdar olarak culus ettirmektir. Orada isyanı bastırmak, asileri dağıtmak, şirretleri hapsetmek, asayişi sağlamak, ahaliyi memnun ve mesud etmek demektir. Onun için değeri pek çok yüksektir.

"İbadet" iklimine giden yol "saadet" bahçesine açılan kapı da oruçtur. O, diğer ibadetlerin çatısı, temeli, mahfesi, menned ve menbaıdır, marifetullaha onunla erilir, muhabbetullaha onunla ulaşılır, halvetler onunla güzel yapılır, zikirler onunla hoş olur, ilm-i ledün onunla kazanılır.

Oruç bedenin de sıhhat kaynağıdır. Oruçta mide, karaciğer, diğer sindirim cihazları, kalp, damar... dinlenir, birikmiş yağlar eritilir, fazla kilolar atılır, vücut rahata erer, baş esen olur, gövde hafifler. 

Bu çok güzel ve çok faydalı ibadeti yalnız ramazan ayına mahsus ve munhasır kılmamak, diğer aylarda da nafile oruçlara devam eylemek lazımdır. Her haftanın pazartesi ve perşembe günlerinde, her ayın başında, ortasında, sonundaki günlerde, her kameri ayın 13., 14., 15. günlerinde yani mehtaplı gecelerinin gündüzlerinde oruç tutmak Peygamberimiz, serverimiz, efendimiz Muhammed-i Mustafa efendimizin (s.a.s.) tavsiyeleridir. Ayrıca Şevval ayının 6 gün orucu, Zilhiccenin ilk on günü orucu, Kurban bayramı arefesi günü orucu, Muharrem orucu ve Receb ve Şaban' da çok oruç tutmak vardır. Bunlara da aşk u şevk ile riayet etmeliyiz.

Oruç tutulmayan diğer günlerde, yemek zamanlarına, yiyeceklerin cinslerine ve miktarlarına da çok dikkat etmek gerekiyor. Maalesef bu konularda çok yanlış adet ve alışkanlıklar var. Doktor kardeşlerimizin ve beslenme uzmanlarının bu konularda halkı aydınlatması şart.

Yediğimiz yiyeceklerin sağlığa zararlı olmaması çok önemli. Mesela süt, balık, et, yumurta, sucuk mantar v.s. bayat olunca zehirlenmelere sebep oluyor. Ayrıca, su, meşrubat, sebze, meyva ve sair yiyeceklerdeki kirlilikler, mekrop ve bakteriler, kimyevi maddeler, suni gübre ve ilaçlar, koruyucu ve renklendiriciler hastalıklara, kansere yol açabiliyor. Onun için mesela sebze ya meyvanın, şeker, çukulata ve pastaların canlı ve cazip renklerine aldanmamak, nasıl yetiştiğini, nereden geldiğini, nasıl yapıldığını ve içinde ne gibi zararlı maddeler olduğunu iyice incelemek gerekiyor. Tabii bu, uzmanların, laboratuvarların, resmi dairelerin işi; ama biz de gıdalarımızı ya kendimiz üreterek, yada temiz ürettiğini bildiğimiz yer ve kuruluşlardan alarak korunabiliriz.

Sağlıklı yaşamak için en önemli noktalardan, korucuyu hekimlik için en başta gelen esaslardan biri de, yeterli, dengeli, fakat az yemek ve perhize riayet etmektir. Aburcubur yemenin ve oburluğun çok büyük zararları kısa zamanla ortaya çıkıveriyor. Hasta olduktan sonra tedavi çok zor ve pahalı, halbuki perhize dikkat etmek çok kolay ve ucuz!...

O halde dinimizin yemek konusundaki tüm tutum ve tavsiyelerine ve sevgili peygamberimizin sünnet-i seniyyesindeki beslenme esaslarına daima riayetkar olalım; böylece hem sıhhatli kalalım, sağlam ve dinç yaşayalım, hem de ecir, sevap ve feyz kazanalım aziz ve sevgili okuyucularım!