logo

Öz yurdunda garip Kırım Tatarları

Kırım’ın yerli halkı Tatar Türkleri, tarihlerindeki en acı olaylardan 18 Mayıs 1944’teki sürgünün 70. yılını yaşıyor

SSCB döneminde, bir gece yarısı hayvan taşınan vagonlara istiflenen, çoğu günlerce süren zorunlu yolculukta havasızlıktan ve açlıktan ölen Tatar Türkleri, bugün “matem mitingi” düzenleyemiyor. Tatar Türkleri, Sovyet politikası nedeniyle 70 yıl önce kaybettiklerini, bugün yine Rusya yanlısı yönetimin izin verdiği ölçüde, belirli yerlerde, belirli saatlerde dua okuyarak anabiliyor

Kırım’ın yerli halkı Tatar Türkleri, tarihlerindeki en acı olaylardan 18 Mayıs 1944’teki sürgünün 70. yılında atalarını anmak için tören dahi düzenleyemiyor. Verimli toprakları, tarihi ve doğasıyla Karadeniz’in önemli turizm bölgesi Kırım, stratejik konumuyla Rusların tarih boyunca hiçbir zaman vazgeçemediği yer oldu. Kırım yarımadasının sahibi Tatar Türkleri için acı yolculukların başlangıcı 1783 yılındaki Rus işgaliyle başladı. Kırım Hanlığı’nın yıkılmasıyla buradaki toprakları beğenen ve kendine yazlık yapmak isteyen Rus zenginler, Tatarların elindeki arazileri alarak onları göçe zorladı. Tatarların boşaltmak zorunda kaldığı topraklara, Rusya’nın iç vilayetlerinden gelenler, Almanya, Bohemia, Estonya, İtalya’dan göçmenler yerleşti. Yarımadadaki Kırım Tatar nüfusu hızla azalmaya başladı.

Soykırım Gibi Sürgün

Kırım Tatarları, tarihlerindeki en derin acıyı 2. Dünya Savaşı döneminde yaşadı. Nazilerle savaşan Sovyetler Birliği, Tatar Türklerinin Almanlar ile işbirliği yaptığı iddiasıyla sürgün kararı aldı.

Stalin’in kararıyla 18-20 Mayıs 1944’te yaklaşık yarım milyon Tatar Türkü sürgün edildi. Gece yarısı yanlarına eşyalarını bile almasına izin verilmeyen Kırım Tatarları, hayvanların taşındığı vagonlara bindirildi, Ural dağlarıyla Sibirya ve Orta Asya çöllerine sürüldü.

Özbekistan, Kazakistan, Tacikistan, Mari Sovyet Sosyalist Özerk Cumhuriyeti’ne yiyecek ve içecek verilmeden yapılan zorunlu yolculukta binlerce Kırım Türkü havasızlıktan ve açlıktan hayatını kaybetti. Bu süreç dolayısıyla ölenlerin sayısı 200 bini buldu. Tatar Türklerinin 10 yıl boyunca sürgün bölgelerinden birkaç kilometre dahi uzaklaşmalarına izin verilmedi. Aileleri parçalanan, birbirlerine kavuşamayan ve sürekli insanlık dışı muamelelere tabi tutulan Tatarlar, adeta yok edilmeye çalışıldı.

Kırım Tatar aktivistlerinin verilerine göre nüfusun yaklaşık yüzde 46’sı bu zaman diliminde hayatını kaybetti. Sürgünde hayatta kalanlar ise Sovyetlerin büyük ölçekli projelerinde, ağır işlerde çalıştırıldı. 18. yüzyılda Kırım’da yaşayanların mutlak çoğunluğunu oluşturan Tatar nüfusu, 19. yüzyılda yüzde 44’e geriledi, 1939’da ise Tatar nüfusu yüzde 19,4 oldu. Kırım Tatar nüfusunun azalmasına rağmen 1944’teki sürgünden önce Kırım Tatar dilinde eğitim veren okullar, camiler vardı. Sürgünden sonra ise yarımadada Kırım Tatar dilinde eğitim veren tek bir okul, cami, türbe kalmadı.

Yine Rus Eziyeti

Geçen yılın kasımda Ukrayna’nın başkenti Kiev’de başlayan protestolar sonunda Kırım Özerk Cumhuriyeti’ne de sıçradı ve Rus yanlısı Kırım Parlamentosu önce tek taraflı bağımsızlık, 16 Mart’ta yapılan illegal referandumdan sonra da Rusya’ya bağlanma kararı aldı. Yarımadadaki Rus yanlılarının bu kararını paylaşmayan Tatarlar, tarihlerinde acıyla hüzünle eşanlam taşıyan Ruslardan yana değil Ukrayna’dan yana tavır aldı. Kırım’ın mevcut yönetimi, Kırım Tatarlarının lideri ve Ukrayna Milletvekili Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu’nun Kırım’a girişini yasakladı. Moskova’nın atadığı Kırım Başsavcısı Natalia Poklonskaya Kırım Tatarları Milli Meclisi’ni kapatmakla tehdit etti.

Millî Gazete